Lexlias RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Lexlias RPG

Lexlias RPG
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Heath

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Heath
Poseidon'un Halkı
 Poseidon'un Halkı
Heath


İnandığı Tanrısı : Poseidon
Mesaj Sayısı : 6
Kayıt tarihi : 27/08/10

Heath Empty
MesajKonu: Heath   Heath Icon_minitimeC.tesi Ağus. 28, 2010 12:21 am


Heath
Posseidon

Dolunayın karanlığı yararak yüzüne vurduğu ışık onu çok daha zavallı gösteriyordu. Bembeyaz olmuş suratında tezatlık yaratan pembe dudakları içinde bulunduğu duruma rağmen hala gülümsüyordu ve yeşil gözleri şimdi her zamankinden de fazla parlıyordu. Canlı siyah saçları göğsünden akan kanın etkisiyle kızıla dönmüş ve tiftik tiftik olmuştu. Yine de o durumundan hoşnuttu.

Kalan gücüyle doğrulmaya çalıştı ;fakat göğsündeki acı hareket etmesine bile izin vermiyordu. Parlak yeşil gözlerini karşısında dikilen genç erkeğe dikerek gülümsedi. "Seni affediyorum." dedi. Sonra saçlarını omuzlarına yaydı. Ellerini göğsünde birleştirip ölmeyi bekledi.

~~~
Eski bir apartmanın en üst katındaki dairesinin tahta kapısını kitleyip ,merdivenleri inmeye başladı. Daima yanında taşıdığı büyük çantasını kontrol ederken az daha tökezleyip yuvarlanıyordu. Yıllardır topuklu ayakabılar ile onca katı inmekten yakınıp dururdu. "Koca apartmanda asansör olmaz mı?" diye homurdandı. İkinci katta köpek hayranı Mr. Beelson ile karşılaştı. Apartman sakinleri çok defa bu zavallı adamı şikayet etmişlerdi.

Apartmandan çıkıp klasik Renault'una binerek polis ofisinin yolunu tuttu.
Binanın yanı başındaki Starbucks Coffee'ye uğrayıp her zamanki kahvesinden aldı. Ardından yudumlaya yudumlaya cam yapının komforlu asansörüne bindi. En azından buranın asansörü olduğu için şükrediyordu.
Yirmi beşinci katta inip bir sürü sıkıcı polis ile dolu genel büroyu arşınlayıp ,özel ofisine vardı. İlgilendiği dava ile ilgili belgeleri karıştırmaya başladı.

~~~
Hava neredeyse kararmak üzereydi. O ise içine gömüldüğü dosyalardan yanlızca birkaç dakika önce kalkmış ve en sevdiği diziye yetişmek için yapması gereken market alış-verişini aceleye getiriyordu. Hızla marketten çıkıp arabasını park ettiği yere doğru yürümeye başladı. Kararan hava ve ağırlıklar adımlarını oldukça zorlaştırıyordu.

Arabaya oldukça yaklaşmıştı ki sokak lambasının altında ,oldukça tanıdık bir silüet ile karşılaştı. Kalbinin atışının hızlandığını hissedebiliyordu. Hem sevinmişti hem korkuyordu. Suliet şimdi hızla ona doğru geliyordu ve iyi niyetli olmadığı kesindi. Gözüyle arabasını kontrol etti. Yetişemeyecek kadar uzaktı. Son çare elindekileri atarak ara sokaklara doğru koşmaya başladı. Sokakta kimsenin olmaması onun için büyük şanssızlıktı ve topuklularla koşmak oldukça zordu. Üstelik süliet de koşarak onu takip ediyordu. Ayakkabılarını çıkararak yalın ayak koşmaya başladı. Ayağına batan cam ve taş parçalarını umursamıyor ,sadece kaçıyordu. Çıkmaz bir sokağa girdiğinde sona erdiğini anladı ve korkuyla süliete döndü.

Dolunayın ışığı sülietin yüzünü açığa vurmuştu. On altı yaşlarında genç bir delikanlı elinde tuttuğu tabancayı ona doğrultmuş duruyordu. "Sen annemi öldürdün ve babamı içeri tıktın." dedi sinirle çocuk. "Babam annemi senin yüzünden öldürdü ve sen onu içeri tıktın sürtük!" diye bağırdı tekrar. O ise ne elini silahına götürüyor ne de hareket ediyordu. Yanlızca ona silah çeken ellerin bir zamanları kendi elini nasıl tuttuğunu düşlüyordu. "Bak..." dedi ;fakat çocuk izin vermedi. "Kapa çeneni kaltak!"
"Bilmen gereken şeyler var." dedi gözüne giren saçlarını arkaya iterek. "Ben her şeyi biliyorum!" dedi çocuk. Şimdi sesi ağlıyor gibi çıkıyordu. "Annemi öldürdün!" Bir damla yaş yanaklarından aşağıya süzülmüştü. O ise konuşmaya devam etti " Senin..." ;fakat çocuk sinirle tetiği çekti. Önce hiçbir şey hissetmedi. Sonra göğsü sıkışır gibi oldu ve elini götürdü. Kıpkırmızı oldu. Bir eline bir çocuğa baktı. "...annen benim." Ardından bacakları onu tutamaz hale geldi ve yere yığıldı. Çocuk olduğu yerde durmuş öylece bakıyordu. Silahı elinden atmıştı.

Dolunayın karanlığı yararak yüzüne vurduğu ışık onu çok daha zavallı gösteriyordu. Bembeyaz olmuş suratında tezatlık yaratan pembe dudakları içinde bulunduğu duruma rağmen hala gülümsüyordu ve yeşil gözleri şimdi her zamankinden de fazla parlıyordu. Canlı siyah saçları göğsünden akan kanın etkisiyle kızıla dönmüş ve tiftik tiftik olmuştu. Yine de o durumundan hoşnuttu.

Kalan gücüyle doğrulmaya çalıştı ;fakat göğsündeki acı hareket etmesine bile izin vermiyordu. Parlak yeşil gözlerini karşısında dikilen genç erkeğe dikerek gülümsedi. "Seni affediyorum." dedi. Sonra saçlarını omuzlarına yaydı. Ellerini göğsünde birleştirip ölmeyi bekledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Persephone
Yeraltı Tanrıçası
Yeraltı Tanrıçası
Persephone


Eşi / Partneri : Hades.
İnandığı Tanrısı : Bi' kendine, bi' annesine inanıyor bu devirde.
En Belirgin Özelliği : Sürekli ortada "Ben olmasam siz baharı, yazı ... görürdünüz" diye dolanıyor.
Mesaj Sayısı : 40
Kayıt tarihi : 27/08/10

Heath Empty
MesajKonu: Geri: Heath   Heath Icon_minitimeC.tesi Ağus. 28, 2010 10:02 am

Olumlu.
Betimlemeler yerli yerindeydi. Seçtiğiniz konu ise RP'nizi düz ve sıkıcı bir RP olmaktan kurtarıyordu. Anlatımınızsa son derece sürükleyiciydi, okuyucuya bir sonraki paragrafta nelerin gerçekleşeceğinin merakını veriyordu.

Olumsuz.
Gözüme çarpan en önemli yanlışlardan bir tanesi de şu: "Seni affediyorum." dedi. Buradaki yanlışınız, affediyorum'dan sonra nokta bırakıp, dedi sözcüğüne küçük harfle başlamanız. Doğrusu ya şu şekilde olmalıydı: "Seni affediyorum," dedi. Ya da şu şekilde: "Seni affediyorum." Dedi. Bunun haricinde, size 10 veya size 11 kullansaydınız daha hoş bir görünüm elde edebilirdiniz. Olayların da biraz hızlı geliştiği görüşündeyim.

Puanınız: 92.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Heath
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Lexlias RPG :: Çöp Kutusu :: Rp İçi-
Buraya geçin: