-Freyja
-Hera
Öğle yemeğine kendimi fazla kaptırmam ile beraber yemekten sonra ki Biçim Değiştirme dersini az kalsın unutuyordum. Masanın üzerindeki kitaplarımı aceleyle kaptım ve hızlıca koşmaya başladım. Koşarken önüme gelene çarpıyordum ve arkamdan binbir türlü şey söylüyorlardı. Derse geç kalmasam,ben size ne yapacağımı bilirdim. Bazen bu kolidorlara dersliklere kısa sürede gidilen bir icat yapılmasını istiyorum ama malesef olmuyor. Dersliğin kapısının önüne gelince durdum ve hızlı hızlı solumaya başladım. Kapıyı hafif aralayıp içeriyi kolaçan ettikten sonra içeri girmemle profesörün odasından çıkması bir oldu.
"Nihayet,yetişebildim." deyip gördüğüm ilk boş yere yerleştim. Bir an profesörün gözlerini üzerimde hissedip yalandan mağrur öğrenci bakışı edasıyla hafifçe güldüm ve başımı öne eğdim. Umarım başarılı olmuşumdur,yalan konusunda her ne kadar iyi de olsam,mimiklerimi daha da güzel ayarlamam lazım. Profesörün konuşması için beklemeye koyuldum.
**
Cürretkar bir şekilde masada otururken herkes teker teker çıkıyordu. Dominique'nin büyüsünü gayeten çok mantıklı ve güçlü bulmuştum. Bunu bana öğretmeliydi,evet. Kesinlikle bunu öğrenmek istiyordum. Bakarsınız belki ileride çok işimize yarardı. Tam kalkmaya hazırlanırken benden önce Anthony adında pis bir pisi kalktı ve büyüsünü gösterdi. Hm,büyüsü gerçektende başarılıydı ama şu son söylediği sözler iyice kanıma dokunmuştu. Seni pis aslan-cık..
Cocuk yerine oturur oturmaz ayağa ayağa kalktım ve düz bir ses tonuyla "Floja Feodora,III. Sınıf,Slytherin" dedim kendimden emin bir sesle. Masadan ayrılıp düzlüğe çıktım ve büyümü anlatmaya başladım. Yerdeki kocaman taşı isabet alarak "Malfaire" dedim ve taş yerde ok halini alarak havaya kalktı. Asamı masadaki elmanın üzerine hızlıca doğrultmamla ok masadaki elmayı ikiye ayırdı. Bunu yaparken birkaç cılız öğrenci havaya sıçradı ve gözlerini elmaya dikti. "Malfaire Fransızca'dan gelir ve "kötülük etmek" anlamını taşır.Aklınızdan o an hangi nesne geçiyorsa etrafınızdaki birşeye doğrultup Mafaire demeniz yeterli. Ve sonra asanızla hızlıca hedefi gösteriyorsunuz ve baaam. Hedef tam on ikiden vuruluyor. Tabi içinizdeki hırs,öfke yada karanlığa göre de güçlenip güçsüzleşiyor. Mesela kendinizi koruma amaçlı ise bu büyü sizi sadece korumakla yetiniyor. Ama eğer aklınızda intikam almak yada buna benzer birşey varsa,düşündüğünüz şeyden de daha fazlası oluyor. Bir nevi ölümcül bir araç aslında." Anlatımım bittikten sonra nefes nefese kaldım. Omuz silkerek masaya doğru yöneldim ve demin bilmiş bilmiş konuşan pisiciğe yaklaşıp hafif bir ses tonu ile "Birgün seni deneme tahtası olarak kullanabilirim,etrafına dikkat et pisi-cik" dedim sinsi sinsi sırıtarak. Masadaki yerime oturdum ve gözlerimi çocuğa dikerek "Miyav miyav pisicik" dedim ve ardından bir kahkaha patlattım.
**
Büyüler,büyüler ve yine büyüler. Artık izlemekten gına gelmişti. Kimininki çok sade,kimininki gösterişli,kiminin ki ise -bana göre- çok kötüydü. Ama nihayet bitmişti. Bayan Garcia herkesin büyülerini çok sevdiğini söyledi,övdü de övdü. Pöf.. Sonra nazikçe bir hareket ile hepimizi ayağa kaldırıp şu çok merak ettiğim mağaranın girişine götürdü.“ Burası özel tılsımlarla donatılmış bir yerdir. Yapacağınız büyülerin hiç biri size acı çektirmez. Geri dönüşüm süreci ise bu eşikten geçtiğiniz anda başlar. Anında maruz kaldığınız büyülerin etkileri silinir. Umarım yarattığım oyunlarımda eğlenirsiniz.” Emin ol ki çok fazla eğleniriz.. Sanki bu dönem bütün profesörler anlaşmış,her derste bir oyun,her derste yeni bir macera ve yeni bir bokluk.. Mağaradan içeri adım attığımda ilk olarak göl ve sarkıtlar dikkatimi çekti,gerçekten çok güzel görünüyorlardı. Etrafı incelemeye koyulduğum andan itibaren önümde en sinir olduğum kişi vardı.Pisilerden Anthony. Lanet olasıca,nereden bilmişti ki,kesinlikle bu işin içinde de bir bokluk vardı.. Zaten ilk aşamada o pisiciğe seni deneme tahtası olarak kullanıcam demiştim,ve işte ilk fırsatım. Biliyordum gerçek değildi.. İlk önce büyük salonda bulaşmayacaktı bana. Üstelik bu şeyler bir tane de değil tamı tamına on tane idiler.. "Lanet olasıca." Asamı çektiğim gibi karşımdaki surete hedef aldım ve "Sersemlet." hedef geri savruldu. Şimdi diğerlerini halletmedeydi. Ama arkamı döner dönmez bir ses duydum "Sersemlet." aniden geriye doğru savrulmuştum. Elim sivri taşlara çarpmıştı ve bu canımı epey yakmıştı. Diğer on kişide üzerime üzerime geliyordu. Hepsi de hep bir ağızdan "Öleceksin tıs tıs." diyorlardı. Elimle asamı ararken bir yandan da öbür elimde karşımdakilere taş fırlatıyordum. Karşımdaki on tane Anthony ile baş etmek biraz zordu ama bunu başarmam lazımdı,hemde hemen. Elim asayı bulunca hiç düşünmeden aklıma gelen o ilk büyüyü yaptım. "Avifors" kargalar aniden asamın ucundan çıkıp önümde duran on kişiye birden saldırıyorlardı. Bende fırsattan istifade edip yanımda duran koca kayaya asamı doğrultup "Malfaire" dedim. Aklımdan kocaman bir sopa geçiyordu ve büyünün etkisiyle kaya büyüdükçe büyüdü. Elimin acısıyla ve o anki nefretimle asamı hızlıca önümde yan yana dizilmiş kişilere doğrulttum ve sopanın çarpmasıyla bazıları yok oldu,bazıları ise kayalara sert bir biçimde çarptı. "Yeter artık,şu anda bana verdiğin zararlar yetmezmiş gibi birde en nefret ettiğim kişi olarak çıktın karşıma. Seni pis sürüngen!" sesim mağaranın içinde çokça yankılanmıştı. Kaldı geriye beş tane Anthony. Sinirim,öfkem ve nefretim iyice beni benden almıştı. Karşımdaki sahte kişiler ayağa kalkma çabalarındayken tepelerinde duran kayaçlara doğru bağırdım. "Bombarda Maxima!" Kayaçlarda büyük bir gürültü ile yıkılırken bende karşımdakilerin inleyişlerini duydukça iyiden iyiye gevşedim ve rahatladım. Zarar vermek..Evet,bunu seviyordum,hemde çok fazlaca.. Sadece yangın çıkartmak kalmıştı,onları sonsuza kadar yakmak. Yan tarafktaki göle doğru koştum ve iyice odaklanıp suyun yakıcı madde olmasını sağlamaktı amacım. "Malfaire!" avazım çıktığı kadar bağırdım.Su damlacıkları havada yakıcı madde olarak süzülürken içimde çok büyük bir haz uyanmıştı. Hemen suyu yıkılan kayaçların üzerine döktüm ve yanımda duran taşlara tekrardan seslendim. "Kalkın ve ateş olun,kalkın ve intikam için tekrar tutuşun,Malfaire!" Bendeki bu hırs,öfke olduktan sonra sırtım yere gelmez diye düşünüyorum. Öbür taraftan hiddetle yanan ateşe bakıyorum koşarak mağaranın ağzına gelip asamın tuttuğu ateşi kayalara doğrultup bırakıveriyorum. İşte,ateşin yanıcı madde ile buluştuğu an.. Hiç kimse böyle güzel,haz verici bir manzara görmemiştir diye düşünüyorum. Yaklaşık yarım saat mağaranın önünde durduktan sonra ateşi söndürmek için tekrar aynı şeyi yapıyorum. En büyük kayaya dönüp büyümü söylüyorum ve yanan ateşin üzerine döküyorum. İlk önce ateş sönmemeye yelteniyor,ama suya karşı koyamıyor. Ne yazık.. Ortamı iyice koku kapladı.Aslında bu görüntüyü daha fazla izlemek isterdim ama kokuya daha fazla dayanamıyorum. "Sonunda hak ettiğinizi buldunuz." kısa bir sırıtış ile mağaradan çıkıyorum. Sınıfa geldiğimde bütün sevincim gidiyor,ortam çok durgun.Başım dik yürüyorum kapıya,arkama bakma nezaketi bile duymadan.Kapıdan çıkıp gidiyorum,üzerimdeki kokunu çıkması gerek..
*Başka bir yerde yaptığım ders rp'sidir.
Konu: Freyja. 
Cuma Ağus. 27, 2010 7:08 pm
